Sunday, November 22, 2009

GÜLÜMSEMEK



Günlük yaşantımızda farkına varamadığımız,ya da aslında hep bildiğimiz ama beynimizin bu konularla pek kurcanlanmadığı şeyler var.Kimi zaman söylediğimiz kelimelerde gizli bu şeyler.Kimi zaman da yüzümüzdeki çizgilerde.Tıpkı dudağımız kenarlarındaki bazı çizgilerle birlleşip ortaya çıkan ve farkına bile varmadan bir çok ifadesi olan 'gülümseme' gibi.

Gülümsemenin bir çok farklı şekilde ortaya çıkan çeşitleri var.Çeşitten kastım bir çok farklı amaca hitap eden şekilleri var.Sinir olduğunuz bir insana bir gülümseme takınırsınız bir an için,çünkü o an öyle davranmanız gerekir,belki bi toplantıdasınızdır ya da başka bir durumda.Sonra arkanızı döndüğünüzde yüzünüzü daha sert,sinirli bir ifade alır.Burada gülümseme bir araç belki de,hani ortalık toz duman olmasın,geçinip gidelim tavrı gibi.Hep böyle gülümsemiyoruz tabi,bazen de hoşlandığınız birine gülümsersiniz.Çaktırmamaya çalışarak gözlerinin içine 2 saniye bakıp gülümseyip hemen çekersiniz gözlerinizi.Bu da işin daha farklı bir boyutu tabi.Ufaktan da olsa belli sinyaller geçer o anda iki beyinden de.Ya farkındalıktır,ya da umursamazlık.Değişkenlik gösterir tabi.Bir de yaşlı insanların gülümsemesi vardır ve bebeklerin.İkisini de gördüğümüzde farklı bir mutluluk hissiyatı dolar içimize.Yaşlı dedeniz ya da neneniz size gülümsediğinde,onun gerçekten o an mutlu olduğunu adınız gibi biliyorsunuzdur ve onun mutlu olması sizi daha bir mutlu eder.Zaten şu hayatta fazla zamanlarının kalmadığını bildikleri için,daha bir keyif alma savaşıyla ortaya çıkar bu gülümsemeler.Bir de bebek dedik.Bebeklerin gülümsemeleri,kahkaha atmaları o kadar üsttür ki,o üstlüklerindendir belki de onlar gülümsediklerinde insanın içine işlemesi.Hele ki anne baba için gelinebilecek en üst noktalardan bir tanesidir bebeklerinin onlara kahkahalarla cevap vermesi.Ya da aynı şeyi küçük çocuklarda da görebilirsiniz.Olanı olduğu gibi yansıtır onlar.Mendil satmaya çalışan küçük bir çocuktan mendil aldığınızda onun suratına yerleşen gülümseme gibi.Tabi bunu hepsi için söylemiyorum.Kimi zaman bu çocuklar bile başkaları tarafından daha farklı konumlarla ortaya çıkartılıyorlar.Bunu es geçiyorum.

Gülümseyerek değiştirebileceğimiz bir çok şey var.Örneğin;markete gittiniz ya da bakkala.İhtiyacınız kadar ürün alacaksınız.Onun bakkal sahibine ya da marketler zincirine katkısından ziyade,orada o işi yapan ve size işleri doğrultusunda yardımcı olan kişiler var.Bütün günlerini sizin gibi oraya gelen insanlara yardımcı olmakla geçiriyorlar.Günde kaç kişi onlara gülümsüyor?Ya da,otobüs duraklarının orada İETT denetim biriminde,Akbil dolum gişesinde çalışanlara,kaç kişi o minicik pencereden bakıp gülümseyip teşekkür ediyor?Fikrimce çok az.Sadece işini görüp gidiyor o kişi.Ya o minik pencerenin ya da kasanın arkadasındaki insan?Sizce onlar insanların onlara gülümsemesine 'ihtiyaçları' var mıdır?Ya da bunun adı ihtiyaç mıdır?Tabiki tek ihtiyaçları bu değildir o kişilerin.Ama her insanın gülümsemeye,ve birilerinin ona gülümsemesine ihtiyacı vardı.Bilerek değil içgüdüsel.Bir kaç kez bunu deneyin.Size işleri doğrultusunda yardımcı olan insanlara gülümseyin.Herkesde aynı sonucu vereceğini iddia etmiyorum.Size acaip acaip bakıp "bu ne yapıyor?" diyenler olacaktır.Öte yandan sizin onlara yaptığınız küçük bir gülümsemeyle mutlu olanlar da olacaktır.

Gülümsemenin yarattığı etkileri düşününce,insan bünyesine yarar ile birlikte zararları da var.Bir kere yaş da ilerledikçe,kırışırsın arkadaş.Dudağının kenarlarında ayrı bir gülümseme çiziği oluşmaya başlar.Şimdi insan düşünür değil mi,ne gerek var yani güleceğim diye suratımda kimliği belirsiz izler oluşturmaya?Peki şu var;yaşadığınız süre boyunca nedir sizde kimliği belirsiz izler bırakan?Sadece gülümsemek mi?Eninde sonunda kırışacağız değil mi?Bu neden gülümsemekten olmasın?


Derya Canca

No comments:

Post a Comment